2 Şubat 2011 Çarşamba

NEDEN.BOTKAN: 30 .m abdal

NEDEN.BOTKAN Resul,e: 25 .m abdal




       = NEDEN BOTKAN =

Resul: resul şemık aşiretına bağlı idi daha sonra botkan,a gelir, İbrahim,me Amer devrine rastlar. Botkan,da kalmasının nedeni. Zeveyilere, Haloki,lere, Bozikilere, birer kızını gelin vermişti.
Resul,ün iki tene oğlu bulunmakta. idi
Hüseyin İsmail (sımo), sımo Botkanda kalır, Hüseyin gere cahfere gider, sonra bazıları heştvana gider,. çünkü sımonun kız evlatleri, vardı hiç erkek çocüğü yoktu

Şemık aşireti : Şemık aşireti, Midyat çevresinde olup dalin köyüne kadar uzanır Diyarbakırın çınar kazasına kadar yerleşmişler,dir. Midyat,te malle nahroz diye meşhurdurlar, Tor beldesınde önde gelenlerdır,

İbrahim,me Amer : İbrahim,me Amer Cahfe,nın torunuydu, Halokilerden,dir. O zaman köyün lideriydi köyü diş tehlikelere karşı savunuyordu köyde kimin müşkülü var, ise ona gidip sıkıntını anlatıyordu, İbrahim bey,de sıkıntıları gideriyordu.

İsmail,e Resul,le: İsmail,e(Sımo) Resule botkandan kalan, resul,le oğullarının atasıdır, sekiz çocuğu vardı, beş kız üç oğlan,a sahipti, iki hanımla evlendi, ilk hanımında beş kız, daha sonra evlendığı ikinci hanımında,da üç oğlan vardı.

Sımo (İsmail),in hiç erkek çocuğu yoktu, hanımı,nın yaşı epey ilerlemişti, kendiside yaşlanmiş. Bağ bahça tarlaları çoktu, ikisi sırt sırta verıp, kendi işleri ile uğraşıyorlardı.

Sır dolu rencide eden sözler: Bir gün Sımo,nun hanımı bahçasında çalışırken, eltisi olan, Hüseyin,nin hanımı dokunaklı bir söz söyler. kendini çok yorma, malın mülkün bize kalacaktır, çünkü sen sımoya bir oğlan çocuğu veremdın, alaylı bir ede ile, can evinde vurur gönlünü yaralar. Bu sözler Halime hanıma çok dokunur, bu konuyu sımoya açar, Sımo ne kadar içi burkuldu ise,de üzüntünü dişe vermeyıp Halimeyi skinleştirecek sözlerle gönlünü alır.

Günlerden bir gün, Sımo, bir mevlid yemeği verır, yemek artınca, yemeğın bir kısmını kızlarına verıp amcalarına götütürün, der Kızlar amca,larının evine giderler. yengeleri sorar,!

Ne getırdıniz, kızlardan biri, mevlit yemeği, ver bakalım der, yemeği alırken, bütün malları, mülkleri, bize kalacak, gönderdikleri yemeğe bakın. kızlar bu söz karşısında, donup kalırlar, eve gelirlerken ağlaşırlar,kızlar olup biteni anlatırlar, bu sözler karşısında, Halime,! Sımo, seni kendi ellerimle evlendireceğım; Sımo,! bu yaştan sonra, evlenıpte ne yapacağım, Halime;! bir erkek çocuğun olsun yeter. Halime hanım kocasını evlendirmeye ikna eder.

Köyün içinde olacak, kendilerini üzmeyecek, asalet yönünde güvenilir, erkek çocuk doğuracak, doğurgan bir aday düşünürler,ken, akıllarına helal süt emmiş, genç yaşta dul kalmiş, Beyzar(Beyza) hanım gelmiş.

Bey,zare Zaza ; Bey,zar (Beyza) Zaza,nın dört çocuğunda biri idi, biri erkek üç kız kardeştiler: Beyza, Batırgiz köyünde evli idi. iki ufak erkek çocuğu vardı, genc yaşında kocası vefat etmiş, dul kalmişti. Beyza dört elle hayata sarılmiş, kimseye muhtaç olmamak için geceni gündüze katıp, yaşamak için mücadele ediyordu.

Zaza kimdir ; Zaza Reşit,in oğludur, haloki,lerdendır, Zaza botkan,nin ilk kuruluşunda payı olan Halil,in torunudur. Zaza çok zengindi halı vaktı yerinde idi, Zaza vefat edince bir küp altın bırakmişti. üç kız bir oğlan yetim kaldı.Çocukların isimleri; Hafsed, Hazal, Beyza, Musa; .

Sımo,nin ikinci evliliği : Halime hatun, köyün bey,yi olan, ağabey,si İbrahim,ın yanına varır. Ağlamalı bir ede ile. keko (kardeşim) ne olur bana yardım et, sen bu köyün ağası,sın ellerin her yere yetişir, benim derdime çere ol keko.

İbrahim bey,! ne oluyor sana derdin nedir halime,; Halime hatun,! derdim büyüktür keko, Kocamı evlendirmek istiyorum. soyu sopu kurumasın bir erkek çocuğu olsun,

İbrahim,e Amer; kız kardeş,in bu sözlerin karşısında donup kalmıştır,

. ilk olarak üzerine kuma gelmesini

isteyen bir kadınla karşılaşmış,tir. ve şöyle der,

sen ne söylediğin farkında,mısın, üstüne Kuma

istiyorsun, Halime hatun; ne olur Ağabey derdime

dermen ol, İbrahim efendi, sizin düşündüğünüz

öyle biri var,mı. Evet Ağabey Beyza hanım,dır,

ama Beyza,nın iki tane çocuğu vardır, belki

kabul etmez.

Halime hatun eğer sen istersen bu iş olur.

İbrahim bey o zaman, Batır,giz köyüne tez haber

gönderin, Beyza hatuna kardeşin Musa hastadır

değin çabuk gelsin. Haber Beyza hatuna ulaşınca

apar topar köye gelir, kardeşinin iyi olduğunu

görünce, niçin çağrıldığını sorar, İbrahim bey,

Yeğenim seni evlendireceğiz, damat adayı Sımo

olduğunu söylerler,.

Beyza hatun. iki tane yavrum var onlar ne olacak.

İbrahim bey, Yeğenim bu konuda hiç endişen

olmasın iki yavruna,da babalık edecek, amcan

sana söz veriyor, Beyza hatun babasızlık,la

büyümenin ne olduğunu bildiği için evlenmeyi

kabul eder. Allah,ın emri Peygamber, efendimizin,

S.A.V, sünneti ve kavliyle,le Musa,dan isterler.

Musa efendi Beyza hatun,un fikrini sorduktan

sonra, ablasını Sımo,ya nikahlar

Halime hatunun fedakarlığı : Halime hatun

kuma,si Beyza hanım hamile kalır, Halime hatun

beş kız ile beraber, bütün işleri üstlenirler, Beyza

hanıma hiç bir iş yaptırmazlar, birinci, doğumda

bir erkek çocuk doğurur, Halime hanım, artık

muradına ermiş Beyza ve bebeğine toz

kondurmuyor, gönüldeki yara yavaş yavaş

kapanmiş, artık Sımo,nun varisi vardır, eltinin o

zehirli sözleri, bir ok gibi boşa gitmiş, bu aslan

parçasına kim bakar diye süt anna aramaya

başlamiş, bir iki ay sonra Halime

hatun çocuğu alır kendisi besler, Beyza hanımın

bir daha hamile kalması için, kısa bir dönem

sonra hamile kalır, bir erkek daha doğurur, Halime

hatun bunu,da, kendisi besler, Hiç Beyza hanıma

iş yaptıramaz. Üçüncü sefer hamile kalır, bir oğlan

doğurur, bunun ismini Resul koyarlar, artık bunu

annesinden ayıramaz, Allah c.c sımo,ya üç tane

erkek çocuğu vermiş, Halime hatun amacına

ulaşmış,ti.

Resul : ikinci resul, Botkan,da yaşayan resul,le

oğullarının

Atasıdır beş tane erkek çocuğu olur. isimleri;

Halil, Musa, Hamo (Ahmet), Mehmet, Revşeynin

babasıdır,




önemli not: fazla bilgisi olan varsa lütfen masajla bildirsin: m abdal    





NEDEN.BOTKAN: 20 .m abdal

neden botkan 20 devam edılecek inşaallah
DİNİ HİKAYELER : 1 .. M ABDAL
DİNİ HİKAYELER : 1   .. M ABDAL
Yazı


HARUT, MARUT


= HARUT VE MARUT. = Harut, marut : harut ve marutun tanımına az deyınıp hikaye şeklinde size anlatmaya çalışacağız inşaallah. harut ve marut, iki melek olup. yüce allah c.c hu.. onları imtihan için yeryüzüne gönderip, imtihanda başırsız kalmişler, kıyamete kadar bir kuyu,da cezasını çekerler. mesele kuyudan açılşmişken. kuyular nicelere mukafat nicelere esaret nicelere azap oluyor. çölün bağrındeki ihtiyar: kumların üzerine öyle güneş ışınları vuruyordu, ki her taraf sıcaklıktan kavrulmuşcasına sıcaklıkta, ısınıyordu yolunu gayıp etmiş, çöl fırtınasına yakalanmiş, bir ihtiyar o sıcak kumların üzerınde yavaş yavaş ilerlıyordu beliki bu ihtiyar birilerınden kaçıyordu. ve her şeyını yetırmiş, canını zar zor haramilerden kurtarmişti. bir yudum su bulmak için sağına solun umutlar içinde bakıp duruyordu. bu umutlar içinde çölde ilerlerken , enteresen bir kuyuya rastlar, belki adam gözlerıne inanmamişti. ama kuyu gündüz gibi aşıkar" yanında idi" kuyuya temkinli bir şekilde yaklaşır, üzerinde büyük bir taş olduğu görür, taşın üzerinde hiç bilmedığı yazılar yazılıydı, bunlar neyın nesiydır diye mırıldanır. ihtiyar adam kuyuya yaklaşır, kuyu ağzındeki taşı kaldırmaya çalışır, ama bir türlü kendinde gücü bulamaz o çöl ortasında ona yardım edecek kimsede yoktu bu taşı muhakak kuyunun ağzına almalıydı. besmele çekerek allahtan yardım iseyıp var gücüyle taşa yüklenır, taşı kuyunun ağzında çıkarır fakat yorgun duşmuş, soluk soluğa kalmiş. kuyuya doğru yönelır, iki halat kuyuya doğru inmektedır iyice kuyuya eğılıp bu halatlar nereye gidiyor diya maraklar içinde iken. kuyuya eğılıp bakmaya çalıştı bir az bekledı gözlerı iyice karanlığa alışınca birde ne görsün yaşlı adam.. halatın ücünde ayaklarıyla asılı iki kişi görür bunlar suya demiyecek şeklinde asılıydı insanlarden değişiktıler.. yaşlı adam, kumların üzerine kendini atmaya başlar. son demının geldığını his eder . eşhedü enla illaha illallah, ve eşhedü ena muhammeden resülallah,. deyince.. kuyudakiler, biri diyerıne şöyle der. çok şükür ahır zamandayız muhammed s.a.v devrı gelmiştır. diğeri kıyamete az kaldı artık azabımız bitecektır.. insanlara meleikeler levm ederlerken: insanların yaptıkları günehlerıne melekler levm eder, insanlar yer yüzünde güneh işlerler. bir birine kötülük yapıyorlar. biz böyle bir şey yapamayız. .. o yüce yaratan c.c siz onları yerınde olsaidiniz aynınısını yapardınız, der... içinizden en güvendiğiniz iki arkadaşlarınızı seçın. melekler de harut, marut,tu seçerler. yüce yaratan .c.c onları yer yüzüne gönderır. babilde iki yabancı: babilin sokakların iki yabancı bu yabancılar yuruyüşleri bir başka ve güzeliklerı bir başka idi, beliydiki bunlar insan ırkında değildiler. bu iki yabancı şehirinin merkezına doğru giderler, şehirdeki insanlar günlük işleriya, üğraşiyorlarken. onlarden birisi insanlara haykırır, bu sesi duyanlar, bu hakırışın etkisi altında kalırcasına, sesın geldiği yöne yönelırler.. toplanan kalabalık, onları dinlerlerken, hiç duymadıkları, bir takım bilgi veriyorlardı. kimisi bu olaylara inanmak istemiyordu. ama kimileri çoktan bu bilgilere kendini, kaptırmiştı.. bu bilgiler kulaktan kulağa yayılmaya, çoktan başlamıştı, bazıları sabahı iple, çekiyorlardı.. çünkü akşam olunca, bu iki yabancı, gayıp olup gidiyorlardı. günler bir birini kovalarken, bu bilginler, sakın allahı c.celallahuyu inker etmeyın. biz iyilik için, gelmişiz. insanın aralarını düzelmek, için bu bilgimizi, sunuyoruz.. babildeki insanlar, bu aldığı bilgiler, sayesınde hiç yorulmadan işini, yapıyorlardı. bazıların hoşuna çoktan gelmişti. ama bazıları temkinli davranıyordu. acaba bunun sonunda, insanların zararına bilgi olcakmiydi. tabiyki kötülüklerle üğraşanların sayısı, az değidi. bu bilgiyi, kötü yönünde kulanmaya başlamişlerdi, bile.. bu iki kişinın, tabiatında nefis ve şahvi arzuları yoktu, ama yaratan c.c insanlardeki özeliklerı, onlarada vermişti. bu iki yabancı, gözlerı bir yöne doğru kayar, zühra diye bir kadına. bu iki yabancı onunla birleşmek, isterler. kadın yanındeki çocuğunun, öldürmesini, ister. fakat bu iki yabancı, böyle bir günaha girmek istemiyorlardı. ikinci seferınde, yine şehvi duygularına yenik, düşerler. yine çöl çiçeğinden, yaratılan o mükemel kadın, bu sefer. ismi azamı onlarden ister. yinede iki yabancı, bundada çekınırler. üçüncü defasında kadına meyl ederler. çöl çiçeği, bu içki içerseniz, ancak o zaman benımle olabilirsiniz. bu iki yabancıya bu cazib gelmiştı, ve bu kötülük ansının neler yapacağına farkında bile varmamişlerdi. bu akıl gideren, içki bunlara her şey yaptırmişti. ayıldıkları zaman, her şey gözler önünde idi. yaratan c.c bu iki meleke. yaptığınız kötülüğün karşılığı, şimdimi istiyorsunuz yoksa ahirette'mi istiyorsunuz. bu iki melek bu dünya hayatı geçicı olduğunu bilincede idiler. dünyada cezalarını isterler. işte kuyudeki iki kişinin hikayesi,...... ------------------------------------------------------------------------------
DİNİ HİKAYELER : 2 . M ABDAL
DİNİ HİKAYELER : 2  . M ABDAL
Yazı Boyutu


ŞETANIN ARKADAŞI . BE NAMAZ ( TERKU SALAT) ŞEYTANLA ARKADAŞLIĞI..

gizemlibitkilermabdalcom.blog.dada.net/categorie/61927 = BENAMAZ = ŞEYTANIN ARKADAŞI Benamaz ve şeytanla arkadaşlığı : insanlarden biri şaytanla arkadaşlık kurmuş,. beraber dolaşırlarken enteresan bir konu ortaya çıkmaktadır. İki kafadar dolaşırken alınan ibrete bakın: insanlardan biri kendine bir şaytan arkadaş bulmuş. bunlar beraber dolaşırlarmiş, zamanları sabah namazına dek gelmiş. şaytan buna namazını kaçırmak için, ellınden gelenı yapmaya çalışmış,. zaten adam namazın farkında değilmiş. o güzelım namazın ne olduğunu hiç tasavur edemez, belki bu kişi namaz allah'ın verdiği nimetlerıne şukur olduğunu, bilmezmiş,. çünkü sabah namazı ölümden sonra dirilmedır. insan oğlu uykuya dalınca, bir tür ölüm gerçekleşir. şayet celil olan allah c.c uyandırmasa, bu ölüm uykusunada yok olup gidecektır. fakat şaytanın arkadaşı. çoktandır bu faraz namzı kaçırmiş. celil olan allah,ın emrıne karşı geldığının farkında bile deiğildır, şeytan kendi kendine belki bu namazı öğle namazı üzerine kaza eder, bu borçta kurtulur. vakit öğle namazına gelmiş. şeytanın arkadaşı, bunun farkında bile değil, şeytan acaba namzı kılar arkasında sabah namazı kaza eder. diye tasarlar, şeytanın arkadaşı. bu öğle namazın kıymetının farkında değildır. insanın günün yarısın dinlenıp ıstırhat edecek bu zaman diliminde o celil olan allah,a şükranları sunmak için öğlen namazı kılacak, kazandırdın besledın, giydırdın, artık dinlenmeye çekıLdım. gücüm kuvetım senın elınde, diye bu farzını eda eder.. şeytanın arkadaşı bu öğlen namazı terk eder. vakit ikindiye girmiş, şeytan belki, ikindiyi kılar, sabah, öğlen,ı ardında kaza eder. şeytanın arkadaşı şuursüzün biri, bu ikindi namazın kımetını,de bilmiyormuş. çunku bu vusta namzın değerınden habersız. kişi bütün ihtiyaclarını giderınce, yavaş yavaş akşama ulaşır. bu esnade kazalarden ve belalerden, muhafaza edene, teşekür lazım değilmidir. insanda sabahten bu zaman dilimine kadar. kendini kolayan, belalerden muhafaza eden, celil allaha c.c şükrünü arz eder. ne yazık,ki şeytanın arkadaşı bunların farkında bile değildır, hiç umrunda olmadan bu namazı,de terk eder. şeytan belki akşam namazı kılar kaçırdığı diğer namazları. kaza eder. şeytanın arkadaşı, öyle bir umursüzlüğa girmiş, bu akşam namazın kıymetı anlayamaz. kişi sabah evınde çıkar ve akşam evine dönünceye kadar, kişi muhafaza eden meleklerı emrıne koyup, önünden arkasında gelen bütün tehlikelerden muhafaza eden., celil olan allah,a şükür etmezlermi.. şeytan. belki yatısı namazı kılıp bütün namazları kaza eder. çünkü bu namaz bütün ecırlrın verıldığı sonucusu, olup, kişin iyilik hasılatı aldığı zamanıdır.ve ölüm uykusuna başlangıca dek gelır. muhakkak bu namazı kılması lazımdır. ama şeytanın arkadaşı sankı haytında namzın yerı yok, davranır. ama bu namazlar hep onu dinç, ve sağlığı için idi. bir insan günde beş sefer uzuvları yıkarsa görünmez mikroplardan arınır. ayrıca vücüdün dinç olması için yapılan, bir nevi spor olduğunu bilmiyordu. şaytan arkadaşı. şaytan bir kere adema secde etmedım cenette kovuldum asıların lideri oldum. bu adem oğlu günde beş kere allah c.c ,unun emrıne karşı geldı nasıl onunla arkadaşlığım sürer, diye söylenırken.. sabah olmuş şeytanın arkadaşı uyanmış, şeytan ondan kaçtığını görmüş, niçin benden kaçıyorsun. benden ne kötülük gördün. fakat en büyük kötülüğü kendi nefsıne ettiği farkında bile değildi. şeytan , benden uzak dur, yanıma yaklaşma. bir sefer allah,ın c.c,hunun emrıne karşı geldım. beni cennetınden kovdu, yartıkların en aşağısı oldum. sen bir günde allah,ın emrıne karşı, beş sefer geldın. nasıl senınle arkadaşlık ederım. ve ondan kaçarak uzaklaşır.. bu ibret tablosunu size sunuyorum, vesellam.. inşaallah bir başka hikayede buluşmak üzere,hoşça kalın m abdal..... ---------------------------------------------------------------------------------
DİNİ HİKAYLER: 3. M ABDAL
DİNİ HİKAYLER:  3. M ABDAL
Yazı Boyutu

Tarih : 22.06.2010 - 04:20:35


ADEM. A.S YARATILMASI .İNSANLERIN ATASI: ADEME RUH VERILMESI: ŞEYTANIN YALAN YERE YEMİNİ :YASK AĞAÇTAN YENILMESI:

:= ADEM,. A.S = adem: adem a. s hakın az bilgi sunmak için yaşlı, bir bilgenın, sözlerıne kulak verelım. yaşlı bilge: bir yaz gecesiydi, hızlı adımlarla evden çıkmişti beliydiki, birilerıne. söz vemiş. o söz verdığı yerden dönünce. birilerı dışarde oturmuş , o yaşlı adamı davet edıp, oda onları kırmayıp yanlarına çomelı verdı, yorgun argın bir halı, vardı. belidi ki uç aylara gırmiş, bu yaz ortasına. oruç tutuyordu. yaşlı adam az ötürünce, diyerlerden , biri ona bir, soru yöneltı, hoca, adem hakında bize bir az bilgi vere bılırmisin. yaşlı adam, önce gözlerını yere dikip, sonra akşam karanlığında üzakları sezıp,. adem a.s hakında şöyle dedi. insanları atası : ilk önce o celil olan allah yeryüzünde bir halife yaratmak istedi,.. cebrail a.s mın, yeryüzünden toprak getırmesını istedi, cebrail a.s yer yüzünde toprak almak istedı. yer feryadu figan etmeye başladı. benden yaratılan olacak insan, allah,ın c.c emrına karşı gelır. buna tahamul edemem, bunun içindırki. toprağımı vermek istemiyorum. sırasıyle, mikail, israfil, a.s geldıler onlarda, yeryüzünden toprak almadılar. en son azrail, a.s gelıp ne kadar yer feryadü figan ettiyse aldırış etmeyıp. yeryüzünün değişik yerlerınden toprak, almıştır. zaten celil olan allah, c.c her şeyden habardardır. o toprağı yoğurup balçık halınde iken şekil verdiler,.. fakat bir türlü bu çamur, birleşmiyordu. o fahri kainet,tın s.a.v, ın nurundan katıkları zaman. ancak şeklını almişti. sakın çocuklarınızı döverken, yüzlerıne, kafalarına, vurmayın. çünkü, adem,ın kafasını. o celil allah c.c yapmıştır. bundan ibarettır ,ki insanleın huyu ve tabiatı o toprağına damarına çeker, kimisı esmer, kimisi,beyaz,sarışın, kızıl, buğday tenlı, bunar o toprak damarına çeker,. biri yına söz almak istedı. adem yer yüzüne inince nasıl idi. yaşlı adam, sonra bu konuya değineceğiz, inşaallah. adem,e ruh verılmesı .: celil olan allah c.c kendi ruhundan verdı, fakat bir türlü, o ruh adem a.s ,ın için girmek istemiyordu. zulumat bir yerdı, fakat latıf ruh bir şey gördü o fahri kainetın nuruna aşık oldu. adem a.s ,ın mayasında, idi, ruh adem,ın a.s göz pınarından içerı girdi. adem a.s ,ın başları can bulunca, kalkmak istedi. ötürmeye yeltendı, vücüdünün geri kalan kısmı. daha çamur balçığı, idi. celil olan allah c.c her şey ona öğretı.ve her bilgiyi verdı.cennete koydu. celil olan allah c.c bütün meleklere . adem,e secde etmelerını emir eder. bütün melekler secde ederler (hürmet ve sayı gösterırler.)yalınız iblis secde etmeyıp kendini büyük gördü. yaratan niçin secde etmedığını söyler. iblis kendisi ademden üstün olduğu söyler. ademı topraktan yartın kendisi ateşten yaratıldığını. söyleyıp, ateş topraktan daha üstün olduğunu söyler. celil olan allah c.c . iblisi cennet,te kovar lanetlenmiş olarak yer yüzüne indırır... celil olan allah c.c adem a.s durumun nasıldır diye sorar. adem iyi der, her şeyı bilen yaratan. adem a.s uykuda iken sol kaburgasında, hava annemızı yaratı. o celil olan Allah c.c havva annemizi, adem a.s nikahler. mehrı, uç salvat fahrı kainete s.a.v akumaktı. adem a.s cennet eğlenıp gezmek serbest, edılır. yalınız buğday ağacına yaklaşmamasını. emır edılır. şeytanın en çetın düşman olduğunu bildırır.. şeytanın yalan yere yemini: şeytan bir şekilde cennete yakın bir yere gider.. öyle feryadü figan ederki.. havva annemızın. dikatını üzerine çeker. havva annemız, niçin böyle feryadü figan edersın.. şeytan, sızın için edıyorum.. havva, ne olmuşki bize.. şeytan. o yasak edılen ağaçtan yesenız, melekler gibi kanatlarınız olup, burda ebedı kalacaksınız.. havva.. bu doğru değil.. şeytan.. Allah,ın c.c adına yemin ederek, bu yalan yemini iki kere, söyler.. havva, annemız kanar. iblisin söyldığına adem a.s teşvik eder. adem a.s yaklaşamaz. kadın tabiatında. çabuk kanma vardır.. kadılar çocuk gibi her şeye çabuk inanırler.. Yasak ağaçtan yemelerı: havva, annemız o yasak edılen ağaçten yer, ve adem a.s,ide teşvik eder.. adem a.s ne kadar, itiraz ettiyse. havva annemıze, yenık düşer.. o da yasak ağaçten yer. buyedıklerı ağaçtan, çıplak kalırler. midelerı ağrımaya başlar. defi hacet yapmaları gerekır. bunu boşaltacak yerı aramaya çalışırlar.
========================================0000000000
DİNİ HİKAYELER : 4 M ABDAL
DİNİ HİKAYELER :  4   M ABDAL
Yazı Boyutu

Tarih : 05.07.2010 - 20:29:55


İHTİYAR ADAM AŞKINI DÜNYA,YA ANLATIRKEN: İHTİYAR ADAMIN RÜYADEKİ AŞKI..

_= İHTİYARİN AŞKI = İhtiyar adamın rüyadekı aşkı: ihtıyar adam sabah namzından sonra yatağına uzanır, bir az yorgunluğumu atarım diye, uykuya dalar. rüyasın, da yüksek bir yerde kıvranmiş öylesına yatmiş.sankı on santım üzerinde,.. önünde çok derin bir kuyu, var.. arkasıda bir uçurum.. O uçuruma düşerse belki param parça olur. ama öylesıne yatmiş. kıpırdayacak halı yoktur. ihtiyar adam, dünya,yı genç güzel bir kadın şeklınden görür. kendi durumunu ona anlatmak için. kadına şöyle seslenır. kadına hitapla bana bakarmısın. bir şeyler söyleceğım. genc kadın ihtıyara güler bir yüz ile yaklaşır.. ihtıyar adam sana aşktan bahs edeceğım. bu deyım kadının hoşun gider. ama ihtıyar bu kendindeki aşkını kadına nasıl anlatmak ister. bu aşk bütün vücüdünü sarmişti damarındekı kanında dolaşır vücüdün bütün zerelerı etkisi altına almiştı. kadına meramını anlatmak ister.. bu aşk bildiğin aşk nevinde değil. illiklerıme kader işlemiş. kıpırdanmaya gücüm yoktur. her yönüm sankı onun aşkını haykırıyor... genç kadının ihtiyarden kaçması: ihtiar yanlış anladın benım anlatmak istedığım aşk. hem cınsına karşı duyduğum aşk, değil. şu anda kıpırdayacak halde değilim. bu aşk bütün vücüdümü. sarmiş. hiç bir şey umrumda bile değil. kadın hızlı bir şekilde ordan uzaklaşmak ister. yaşlı adam ardından hakırmaya başlar artık hiç bir şey umrumda değil. bu aşk beni öyle sarmişki sankı, ben. ben değilim. Kadın şeklındekı dünya. yaşlı adamdan. kaçar, yaşlı adam yarı uyanık yarı uykuda ilahı aşkını sayıklamaya başlar... Hanı bu aşk uğruna savaşlar olur, baba oğluna düşman olur, kardeş kardeşı bu aşk uğruna öldürür. bir anlık ihtıar öylesıne yatağın donup kaldı bir titreme onu tutu, bir kaç kıssa,lar aklının ücünden geçtı.. ibrahime edhem kıssa,sı : ibrahim,e edhem,eyı düşündü. hanı sultandı, her şey ellının altındaydı. bu aşk uğruna her şeyden geçtı. diyar diyar dolaştı günlerce aç kalıpda yinede, o maşukuna şükranlarını, sunar. ondan darılmaması için elınden gelenı yapıyordu. en sonunda bir yaşlı adam oalarak kendi memlaketıne, gelmiş. yaptığı camiden kovulmuş. soğuk bir kış gecesı sokaklardan yürürken üzerine sicim sicim yağmur bardaktan boşanıncasına yağmur yağar halde iken bir hanın kapısına varır. bu halını görenler, bir sığınak yokmuydu, böyle ıslanmişsın. geçısı sığınaklardan artık geçmiş. ebedi sığınağına hazırlandığını. o maşuka varmak için her şeyden vaz geçtığını, ortaya koyar.. ğavsı azamın kısası: ğavsı azamın kısası aklına gelır. hanı aşkı için insalarden uzaklaşır. 20 yıl tenhalerde dolaşır. bir niyetle kırk günlük orucu tutar, bu aşk uğrunda. ellerınde, taş toprağın nimetlere, dönüştüğü. görür. nebatatın hayvanların ruzgarın,tasbihatını dinler. o büyük uman aşka ulaşır. artık kendisi yoktu. o vardı maşuku vardı..artık ihtiyar adam mecnun gibi olmuştu, kendinden deiğldi sersem gibiler olmuştu.. İhtıyar adam mücahitlerı düşünür:, savaş alanında mücahidlerın durumunu düşünür. bu mucahitler, bu aşk uğruna her şeyınden geçer. öncelerı rakiplerıne bir şafkat gözüle bakarlar, belki bunlarda bu ilahı aşka kanarlar. ama aksı,sı meydana çıkınca. arslanlar gibi kükreyıp, hasımların üzerine. atlarlar. öne gelenı param parça ederler. acıma duygusu onlarda yok yalınız rıza ve itaat var. en sonunda ya böğürlerınden kafalarında param parça olmuş, kanları oluk oluk, yerler akarken, uzuvları kopmuş umurlarında bile değil. tek gayelerı o maşukuna ermek içindır. akıllarınada, zehinlerınde. bu bulunmaktadır, gözleriyle. o büyük aşklarını aramaktadırlar. bu halden sonra yaşlı adam iyice yatağa yapışır kendınden kalkma gücü bulamaz gözlerınden sicim gibi yaşlar akmaya, başlar. acaba bende bu aşka adaymıyım. beni aşkına layık görürmü korku ve sevgi içnde.. Yaşlı adam tarihtekı olayları düşünür : birde bu aşk uğruna etlerını demir tarakla taranan tarihteki insanları düşününce iyice büzülür. ve bu aşk uğruna ataş dolu çukurlara, atılanlar. cayır cayır yanarlarken, onun ismini sayıklayıp kora dönüşenlerı düşününce. artık zor nefes alıyordu. bir türlü bu büyük aşkın ne olduğunu kavramıyordu. bu aşk içinde ezıldıkçe eziliyordu. zekeriya a.s,mı düşünür: hanı zekerıye a. selam ağacın içinde ağaç ile beraber biçilirken, desterenın dişlerı beyınıne değince . bağırmaya başlayacaktı. maşukundan . uyarı gelır. bütün acılarını içine atar. sesını maşuku için çıkaramaz.yaşlı adamın içinde yıllar öncesı bu aşk ruhunun derinliklerınde varmıydı yoksa, şimdi bu duyguyu bulmuşum. kendi kendine söylenıyordu. ama bu aşkın menbaı aklına geldı. şayet o olmasaydı alem bile olmazdı, yaşlı adam bu aşktan bile mahrum kalırdı. her şey onun hürmetıne yaratıldı. Yaşlı adam mekke devrını düşünür : yaşlı adam mekke devrını, bir filim şerıdı gibi göz önüne getırdı.. fahrı kainet s.a.v kırk yıl mekede, kalmiş , maşukun himayesı altında ondan başka bir şey düşünmüyordü, ama entersen bir durum olmuştu. bu aşkın yoluna başkaları davet etmeya başlayınca. artık mekkede kıyamet kopuyordu. dünaya aşıkları birleşıp. o kainetın nuruna ve arkadaşlarına cephe alırlar. akıl almaz işkence ederler. bu aşk uğrunda çok sıkıntılar çekmeya başladılar, hata bir kısmı. varını yoğunu mekkede bırakıp, habaşistana gitmeye mecbur bırakıldı,.. en sonunda o fahri kainetın s.a.v ın yanındekı o ilahı aşkın menbaı uğruna medineye hicret etmeye başladılar.evlerını mallarını, bütün hayallerını mekkede bırakıp. bu ilahi aşkın uğrunda. muhacır olarak tariha geçerler. bu ilahı aşkı çağlar öncesına taşırlar. . yaşlı adam bunların detaylarını düşünerk, keşke bu muhacırlrın ayakların altındakı tozu olsaydım. gözlerı dolu dolu etrafa bakar,medinedekı medfun, o farı kainetı düşünür, keşke revzanın,yanında, katmiri olsaydım. çunkü bütün bu güzliklere insanlar onun sayesınde ulaştığını biliyordu. bütün feryad figanlerı içine gömer....
NEDEN BOTKAN: Zeveyilerden nerden geldıkleri konuda kalmiştik. zeveyiler: hıdır ve mala,den birleşirler bunlar kavaka köyünde bosunca beldesine yerleşirler ve sonra da kavile zeve,ye gelırler daha sonra botkan,a yerleşirler, yeko,nun suyundadır peki yeko kimdir. Yeko: baskıl köyünü kurup hiç kimseden çekilmeden kendi çevresine hakim olup baskıl aşiretın atasıdır şu anda 15 köyü mevcut,tur yeko 1 inci hevikle kardeştır ırağın bala beldesinden gelmiştir , daha sonra 2 inci hevık yanı yeğeni onun köyüne yakın halile beldesine gelmiştir Yeko,nun anlamı nedir: yeko kürd dilinde tek anlamına gelen bir deyimdır tek başına gelip baskıl beldesine yerleşmek cesaret isterdı bilhasa bu bölgede ermeniler ve yezidilerin yöğün olduğu bir dönemde bir de gece baskınlarını eklersek gerçekten cesaret ve maharet isteyen bir durumdur Kavile zeve: botkan,nın kuzey batısına dü- şer ve haci ali,nin ziyaretin üstündedir bıne bayare kaynağına yakındır su kaynağı deyınce, hale kaynağının güzel hikayesi vardır, yeri gelince inşaallah yazarız Haci ali ziyareti: meşe ağaçlarden oluşan bu ağaçların altında hangi devre ait olduğunu bilinmeyan mazarlar bulunmaktadır, haci ali ziyaretin zevini, zeveyi kabilesi veriyorlar şuanda dahada bu gelenek devam ediyor. şimdi bukonuyu iyice aydınlatalım Zev nedir: botkan köylüleri her bir ziyaret için senenin belirli günlerinde yemekli şenlikler hazırlar dı bu şenliklerde hayvanlar kesip türlü yemekler pişirip herkese yediriyorlardı bu yatırların hayrına veriyorlardı.köyümüzde zevler eskide meşhurdu birde kemençecilerın geçim kaynağı olmuştu bu şenlikler oyun havaları içine sokup adete bir eğlenceye çevirmişlerdi kızlı kadınlı erkeklı karma karışık sabaha kader devam ediyordu şu anda bu gelenek dahada davam ediyor bu eğlence mıtırb,lrın (kemençeciler) işine geliyordu bir cahil halk zevkler onların hoşuna gittimi bırakması zor oluyordu allah mekanı cennet yapsın mala hüseyın bu halayları yasaklamaya çalıştı millet yinede devam ediyordu oğlu mala abdullah yerine geçince temeli ortadan kadınlı erkekli halayları kaldırdı. fakat bu iyilik tımsalı zevler dahada köyde devam ederler yaşlı insanlar damların üzerinde çoçuklarla beraber ziyafet veriyorlar her kişinin elinde ne geliyorsa bir tabak yemek götürür ve yaşlı bir kimse şöyle der herkes zevini getırsın her evde bir tabak çıkar gelırdı mıtırb : mıtırb kemençe çalgısını kendine geçim kaynağı edınen kişilere denir nerde bir düğün nerde bir şenlık varsa oraya gider çeşitli nameler söyler rakasların ritmine göre kendiside onar ve halayı coştururdu kemeçenın içine para atan olduğunda o kişiyi meth eder yani ona şabeş çekerdı Kemençe : ekseri tavşan yada öğlak derisi ceviz ağacın üzerine gidirilir ve teller at kuruğundan olup kendileri bir yay yaparlardı ve akort ları kendilerı üclarına bir kaç akort tahtadan yaparlardı Halay : doğuda oynan bir rakkasalerın oyunu en azı iki kişi olup en çoğu yüzlerce oynarlar kadınlar ayrı bir yerde ve erkekler ayrı bir yede oynasalar dinen caiz ama iki cins birbirin içine girdimi çok kötü bir fiildir bundan kaçmak gerekir çünkü bu adet doğuda yaşayan ermenilerın adetıydı şimdi ne yazık,ki doğudaki müslümanlara miras kalmiştir rakasler aynı tempoda oynarlar ve el elle tutuşurlar eller birbiri kalçalarına deycek şekilde zıplarlar onun içindirki yabancı erkek ve kadınlar el elle tutuşunca haramdır beni mazur görun ancak bu durumda eşler oralara dokanırlar bir yabancı erkek birinin hanımının kalçasına dukunsa bu olay için cinayet işlenir. bu halayde bu fiiler olur Bozo kimdir: asıl ismi bozo değildir sarışın olduğu için ona bozo demişlerdir bozonun 6-7 oğlu vardı biri zevyılerın terşini kaçıran yezidilerın baskınıda öldürülmüştür:devamı neden botkan:3 :m abdal
===============================================0000000000000000000000000000000
m abdal

NEDEN.BOTKAN: 15 .m abdal

neden botkan 15
MERIK.SİİRT.MAHALMİ. KERVAN. HAN. HANDEKİ GÖMÜ,hikaye LİDER.





= NEDEN BOTKAN =

Merık : yezidilerın kulandığı şaytan için bir isimdir
yezidiler ayırca ş harfını bile kulanmazlardı ama şimdi bu deyimler devam etip etmediğini bilgimiz fazla yoktur.( bir konu bir gün bir yezidi tenha bir yerde hafifça şaytan der korkular için de sağa sola bakar kimseyi göremez az daha sesini yükselterek şaytan der yinede etrafına bakar yine bir şey yoktur sesini az daha yükselterek şaytan der yinede tepki göremez artık korkusu gitmiştir avazı çıktığı kadar şeytan diye hakırır ve korkusunun yersız olduğunu anlar.) not bu kelimeler önceden geşmiş olduğu için elımde geldığınce açıklama yaparız inşaallah,
Şeytan : asıl ismi iblistır (anlamı allahın indinden ko-
vulmuş ve terd edilmiştir) şaytan ismi genel anlamında kulanılır insi ve cini şaytanlar için kulanılır.
Siirt : siirt türkiyenın 56 plakalı bir ilidir sirrtin yerlileri
mahalmi derler fakat onlar arap asılıdırlar ve daha sonra alıka yürüklerı yerleşmişlerdir p,k,k,nın çıkışıyle köylerin boşalmasıyle beraber botan beldesindeki köylerden göçen çok olmuştur, bazı devlet düşmanları millete işkence edip ya teröris yapar yada göçmeye zorlarlardı.
Mahalmi : güney doğu anadolu bölgesin deki dilini değ-
iştirmeyan arap kökenlilere mahalmi denir
kervan : develerle yahut katırlarla yada merkeplerle
bir yerden başka bir yere eşya götürüp getıren vasıtalı topluluğa kervan denir.
han : kervanlık yapanların gece kalmaları için yapılan
yapılardır bunlar ekseri konaklama yerleri olup devlet vaya hayırat sahiplerı tarafında yaparlardı. ( bir konu raman aşiretine mansup bir pir bu hikayeyı bendenize anlatmiştir. muhyedin amca, anlatır.
handeki gömü: bir zamanlar tor bölgesinde kıtlık baş
gösterır ahalı nerde ekmeklık buğday vardır diye seferber olur ama öyle bir müjdeli haber duyulurki ahalinin gönlüne su serper haranda dünylar zengini bir adam var yanına kim giderse ona istediği buğdayı verir tordeki kervan bu kıtlık zamanında bu zengin kişinin köyünün yollunu tutar bu kervan ancak bir kaç gün haran beldesine varır bu kervan açlıktan kıvranırlar çok kötü şartlar içinde oraya varmişlardi, artık ev sahibi hem onlara yemek hazırlar bu kervan uzaktan geldığını biliyordu bu insanlar kıtlık içindedırler bir an önce sofrayı kurma telaşına girer ama bir enteresen bir durum ortaya çıkar kervenın içinde genç bir delikanlı var ev sahibinin zenginliği ona layık göremez fakat bir konuyu unutmuştur insani zengin ve fakir eden allah,tır derin sırlara vahıf değildir. işte bu genc yüzeyı düşünür ve şöyle der bu adamın bir gözü kör ve kıyafetına bakın bu kadar zenginliğe müstahak değildir, bu lafları ev sahibi duyar ve delikanliya bir ibret çemberıde bir şeyler vermek ister fakat kervan uzaktan gelmiş ve bir kaç gündür bir şey yememişlerdır ama yedırse nasihatın değerı fazla anlayamazlardı, ve hızmetkarlere sofrayı toplayın bu genç bu zengiliği bana layık görmemiştir onun için başımdeki olaylarından birini anlatacağım kimi layık olup olmadığını bir nebza olsa belki anlarsınız hikayemden sonra size yemek yedırırım, ev sahibi anlatmaya başlar.
kimin neye layık olup olmadığına ancak o yüce allahın c.c.hunun işidir beyler bana iyi kulak verın bu olayda büyük ibretler vardır.
bingölden harana gelen terş: yılarden bir yıl bingöl çevre
sinde bir az kuraklık oldu terşimi közü ( otlu bir mera) bol olan bir yer bulmam gerekiyordu kışın son aylarındaydım anıdan beynimden şimşekler çaktı haran beldesi hatırıma geldi iyalimi toplayıp hazırlık yapılmalarını söyldım sonra harana doğru yol aldık terşin önünde atıma binmiştim ıyalım ve terşım arkamda yavaş yavaş yol alıyorduk nihayet fırat nehrin kıyısına varmiştik o sene çok çetin olduğu için fırat nehri donmuş yol üzerinde geçiyordu atımın üzerinden karşıya geçtim şöyle bir arkamama baktım yedi oğlum ve yedi gelınım birde yüzlerce küçük baş davarım gördüm allaha şükür edeceğine gurur ve kibir hisine kapıldım o anda o donmuş buz dörtan tarafından çatlamaya başladı buzün sesi ve çocuklarımın sesi ve terşimin sesi bir birine karıştı ve donup kaldım ne yapacağımı bilmiyordum atımdan inip acı bir treji içinde kalmiştim sanki zaman donmuş her şey alehime dönmüştü zar zor ayakta duruyordum atımın dizginlerini ellerimden bırakmadı ve elimdeki cirit,ti çenemin altına koyup o şekilde ancak ayakta dura biliyordum atım ani bir haraketle çenemin altındeki cirit gözüme girdi ve o an gözümü kayıp ettim gözümden kanlar akmaya başladı kendi derdıme düştüm
gözümdeki acıyı nasıl dindıreceğım ve bu halımle atıma binip yakın bir köye gittim bu perişen halımı görenler oldu ve benimle ilgilendiler gözümün acısını dindirmek için yapay ilaç kulandılar (koca karı ilaçları) çocularımı ve terşimi o an unutmuştum ve en sonunda her şeyimi kayıp etmiştim bir anlık kibir ve böbürleme sonucunda her şeyin yaratandan geldiğini biliyordum kendime geldiğimde kardeşimin yanıne gitmeye karar verdım
süriye,ye yolculuk: kardeşim süriyede duruyordu o
zaman sınır yoktu kardeşımin yanına vardım başımdan geçeni anlatım kardeşım beni evlendırmek istedi ne kadar karşı çıktıysam beni dinlemek istemedi evlendiğim gece yarısından uyandım bana doğru dahbenın geldığını gördüm kimsin necisin diye seslendım fakat cevap yok ve üzerime doğru gelmeye başladı silahımı alıp böğrune bir ok attım ve yere devirdim yanına vardığımda yeni evlendiğim hanımımdı büsbütün bunalıma girdi sabırdan başka ellimden bir şey gelmiyordu bir de kardeşım beni rahat bırakmıyordu beni teseli etmek için her yollu deniyordu ama benım imtihanden geçtığımı bilmiyordu bana mal mülk teklif ediyordu bense onu kırmamak için bahçesinde bir meyve ağacı seçtım şansımın dönüp dönmedığını ancak bu şekilde anlaya bilirdim meyvaler olgunlaşınca seçtığım ağaç kurumuştu ancak bu şekilde kardeşime cevap verebilirdim yinede gönlümü almak için ellınden geleni yapıyordu.
gaybın içinde dönen şans: bu duruma bir iki yıl daha
devam ettim üçüncü senanın sonunda seçtığım meyva ağacı bahçeden beli olup bol meyve verdiğini buldum artık yaratan benımle olduğunu biliyordum içimde tükenmez bir mutluluk vardı nihayet ve kardeşıme vede edıp gitmek istedim kardeşım yinede yanına bir az sermaye al fakat ben bir şey almak istemedim ve yolla koyuldum ve kayıp ettiğim terş ve evladlerımın mekanına doğru bir şeyler beni çekiyordu akşam üzeri bir hana vardım fakat o hande kervenler yüklerını yülüyorlardı ve niçin bu akşam üzeri gidiyorsunuz onlara sordum şöyle cevap verdiler gece bu hande kalan kayıpoluyor onun için burası kervancilere kabus olmuş.
handeki define: artık içimde hiç korku yoktur hep
düşüncem ve gayem iyi bir kul olmak geçiyor ve beni her tehlikeden kuruyacak bu düşünceyle çevreden çalı çırpı topladım ve akşam ataşımi yaktım han içi yavaş yavaş karanlık olunca eskide yetırdiğim hanımımı ve çocuklarımı ve terşımı hatırlamaya başladım ve bir filim şeridi gibi gözlerimin önünde geçiverdi bu olayın bir kaç saniyede vuku olduğunu kendim şahit olmuştum ve yaratan beni uyardığını biliyordum bu düşünceler arasındayken gece yarısına çoktan gelmişti ben ise yatmamaya gayret ediyordum çünkü zamansız uyku düşmandır bu düşmana yenilmemek için elimden geleni yapıyordum (misafirlerin dayanması son safahaya gelmişti gizliden o gence çıkışıyorlardı ve sen bizim yemeğimize engel oldun diyorlardı.)bu hande gece kalanlar gayıp olup gidiyordu her ne ise bu geceleyın gelıp burdahi insanları yok ediyordu ben bu düşünceler içerisinde iken büyük bir hişirti hanın bir köşesinden gelmeye başladı hafifça ataşım oraları aydınlatıyordu sanki yerlere sürünüp biri geliyordu içime bir korku düştü ama yaratan benımle olduğunu biliyordum ondan izinsiz bir yaprak bile daldan düşmeyeceğini biliyordum ve kendime cesaret vermeya başladım ve sesin gelen yöne yöneldım birde ne göreyim gözlerı parlayan bir ecderha(yılan) bana doğru geliyor kılıçımı kınından çıkarıp öylesıne durdum iyice yanıma yaklaştı beni yutmaya çalışırken allahtan yardım istedim ve kılıçımı kafasaına çaldım ve bu ejderhayı parçalara böldüm, bu ejderhanın bir eşi daha var düşüncesiyle bir ağaç parçası meşale yaptım ejderhanın geldiği yöne doğru gittim kayanın içinde bir yarık vardı yarığı takip ettim bazı yerler çok dar oluyordukendimi sıkarark geçiyordum sanki biri benim hedefe varmam için beni teşvik ediyordu var gücümle ilerliyordum o dar yarığın sonunda geniş bir odaya girdim odanın ortasında altından elmasa kadar ne ararsan vardı artık sabırın karşılığı bulmuştum sabaha kader rahat uyudum orda bulunan en yakın köye indim yedi adam katırlarıyla beraber kıraladım gördüğünüz bu arazıları bu defineyle aldım yine allahıma binlerce şükürler olsun yedi oğlan yedi gelin verdi, veren de o alanda o gerisi hep bahane. ev sahibi hizmetkarlere seslendı artık sofrayı kurabilirsiniz..?
yerleşim birim leri içindeki hanlar ekseri paralı olup yerleşim birimleri dışında kalanlar ücretsızdiler,
lider: her hangı bir topluluğun önderi veya önde geleni
o topluluk bu liderin emriyle heraket edip ve sözüne uyum sağlarlardı: devamı neden botkan : 12
----------------------------------------
MİREK.SEYİD. ŞERİF.FATIMAT-UZ-ZEHRA. MUHAMMED S.A.V.



=NEDEN BOTKAN =

Mirek: lider veya öncü bir kaç aşireti yöneten kişilere
denir. eskiden kürtleri yönetene mir derlerdi
Seyid: seyid kime denir hazreti fatıma annemizin
r.a.nın oğlu hz, hüseyın r.a. soyundan gelene seyid derler (seyid büyük veya önder anlamındadır, bu büyüklük nerden gelir hz peygamberimiz muhammed sallahu alayhı vesellam torunları olduğu için bu tazim ve büyüklük ordan gelir )hz peygamberimiz s.a.v,ın soyu hz fatıma r. a.annemizle devam etmektedır bu sayede hz hasen ve hz hüseyin r.a,nın soyundan gelenler her zaman ümmete lider veya önder olmuşlardır yani ümmet için gemi olurlar çünkü onlardan şayh ve keşif ahlı çok çıkar,
seyidler yeşil sarık sararlar nedeni hz hüseyın r.a kerbelade şehid edilip onun soyun tek zaynal abidin r,aleh kurtulduğu için soyu az olduğu için değer verilmiştir.
Şerif : şerif hz hasen r.anhu,nun soyundan gelene denir
hz hasenın soyu daha fazladır bunlar beyaz sarık sararlar bunlarda aynı soyden gelmektedır bu deyimler sonraden ortaya çıkmiştir hz hasen hz hüsyinde r.a. rasullahın ehli beytındedır, yani anlayacağınız hz peygamberimiz s.a.v,ın zereleri onların vücüdlarında bulunduğu için ümmet bunlara sagıda kusur etmezler ümmet şuanda büyük kumandanı beklemektedır yani islami birleştırıp küfrün bütün kapıları kapatacak allahın dinini asrı sadet gibi yeryüzüne hakim kılacaktır bu kumutan hz mehdidir bu şerfli komutan şeriflerden meydana gelecektır, ya rabbi şayet onun devrine varırsak ona hızmetkarlerden eğle amin. bu konuları yazmaya kalksak kitaplar dolacak ellimizden geldığı kader kısa yazmağa çalışıyoruz bu kelimeler daha önce geçtıkleri için açıklama yapmak zorundayız,
fatımat-uz-zehra : hz fatıma annemız radıyallahu anhu
hz peygamber s.a.v ,ın ufak kızı olup miladı 609 yıllında doğmuş 15 yaşında iken imami ali k.v le evlenıp bir yıl sonra hz hasan r.a dört yıl sonra hz hüsyın r.a,hu doğup muhsin ve iki kızı vardır yani toplam çocuk sayısı beştır muhsın daha ufak iken vefat etmiştır hz fatıma annemiz r.a 23 yaşında iken vefat ettiler mazarı şeriflerı cennetı bakıdadır ehli bet,ten ilk o hz peygamberden s.a.v den sonra vefat etmiştır allah c.c ,hunun emriyle hz ali ile evlendırıldıdi ve mihrine ümmetın günahkar kadınlarına şefaat ,tı ekledı yanı mal mülk istemedı günahkar kadınlara şafatçi olcak. ve hz ömer,ın kayın velidesidır. bir bahaneyle hz ömer r.a onun sütünden bir yudum içmiştir, olay şöyle ceryan etmiştır, hz ömer r.a gözüm ağrıyor diye bir kaşık süt istemiş, gözüme koyacağım diye ama gayesı kadınların seyıdıne evlat olmakmiş. fatıma r.a annemiz yüzü beyaz olduğu için zehra demişlerdır meryem,den sonra cennette, kadınlerın seyıdıdır, fatıma annemiz r.a nifas ve hayız görmezdı, çok zeki bir hanım efendiydi, hiç bir zaman hz ali k.v yu üzmezdi.. ( bir gün peygamberimiz s.a.v. ya ali, allahı c.c ne kadar seviyorsun. imam çok dedi. ya ali beni ne kadar seviyorsun. çok dedi. ya ali fatıma,yı ne kadar seviyorsun. çok dedi. ya ali hasen hüseyini ne kadar seviyorsun. çok dedi. hz peygamber s.a.v bunlarınn aralarında bir sınır olması gerekır, ve hz ali r.a mahçup olup eve gelır, hz fatıma annemize r.a. anlatır bu olayı. hz fatıma r.a bundan kolay ne vardır der, ve şöyle der...
Allahı c.c u aklımla imanımla çok seviyorum..
Resüllallahı kalbım ve imanimla çok seviyorum..
Fatımayı nefsım ve imanimla çok seviyorum..
Hasen ve hüseyini şavkatımla ve imanımla çok seviyorum. diycektın.?
hastalara adak: bir ara hz hasen ve hüseyin
hastalanırlar , hz ali ve hz fatıma annemiz iyileşmeleri için, üç gün oruç adarlar, iyileşirler, bunlarda oruca niyet ederler. birinci günü tam iftarı yapacakları sırada. yetimler kapılarına gelip allah için sadaka isterler, evlerınden o yemekten başka bir şey bulunmadığı için, o yemeğını verırler ve ikinci güne sahursuz niyet ederler. akşam iftar edeceleri sırada. bir fakir kapıda sadaka ister, yine iftar yemeğini verirler. üçüncu günün orucuna yemeksız niyet ederler, akşama iftar edeceklerı zaman bir esir, sadaka ister. ellerindeki yine verırler. bu olay sonunda bunların hakında, insan süresinde.. 7-9 ayetı kerimeler inmiştir )
mekke(  : m abdal.a
hz peygamberimizin s.a.v.ın haneyı saddetleri(evlerı)
Muhammed s.a. v : hz muhammed salallahu alehı
vesellam. şimdi nerden başlayacağımı bilmiyorum, az da olsa fahri kainetın hakında, yazmak istiyorum, fakat yazmaya gücüm yetmiyor ve allaha sığınıp, az bir cüzü onun hakında yazmak nasip edecek inşaallah. 18 bin alemın özü. alemlerın gözlerının nuru. velilerın sönmeyen aşk ataşı. allahın sevgilisi. kainetın oluşuna sebep. adem a.s, afına sebep, yaratılanın ilki, peygamberlerın sonucusu.
allaha inanların cennet anahtarı, ümmetın şafatçısı. kıyamette peygamberlerın öncüsü. dünyanın en güzeli, insanların en şafkatlisi. yeryüzüne gelen rahmet pınarı ümmetın kötülüklerine üzülen. zaiflerın hamisi. dertlilerın sığınağı.rasüli sakaleyn (cinilerin, insanların peygamberi.) kusuruma bakmayın milyonlarca dilim olsa onu meth etmeye gücüm etmez..
muhammed s.a.v. mekkede doğup, medinde yaratana kavuştu, 63 yaşında iken Vefat ettiler.. doğmadan bir kaç ay önce babası, 6 yaşında iken annesı vefat ettiler . dürül yetim (yetimlerin incisi) lakapıyle anıldı.. dedenın himayesinde 8 yaşına kadar kaldı. dedesı vefat edınce (Abdulmutalıb). Amcası ebu talip,ın yanında büyüdü ..
devamı: neden botkan:13
-------------------------------------------------------------
MUHAMMED S.A.V. KUTLU DOĞUMU : ÇOCUKLUĞU:


=NEDEN BOTKAN =
HZ peygamber s.a.v. daha sonra amcası ebu talib ,ın
yanında büyüyür ebutalib onden önce yemek yemezdı ilk önce onun el atmasını istiyordu, 25 yaşında iken hz hatica r.a annemizle evlendi ilk önce kasım adındaki çocuk doğar bu yönden hz peygamberimize s.a.v. ebul kasım denılmiştir. 40 yaşında iken hira mağaresınde kendisine vahi gelmiştir 53 yaşında iken medineye hicret etmiştır 63 yaşındaiken vefat etmiştir.
mekkeyı mukerremenın genel görüntüsü hira dağından
Kutlu doğumu :muhammed s.a.v. Rabiulevvel
ayın 12,sinde pazartesı sabaha karşı dünyaya teşrif ettiler. miladi 571 20, nisan o gün daha güneş doğmadan, dünya onun nuruyla aydınlandı.
o kutlu nur doğunca çok mucizeler, meydana geldi.
Doğduğu zaman sünetlı göbek bağı kesikti. doğduğu zaman secdeye kapanıp, ümmeti, ümmeti,(ümmetım ümmetım) diye sölerdi. Birde şahadet parmağını kaldırıp, lailaha ilallah ena resulallah (allahtan başka ilah yoktur ben allahın resüluyum).diye söylerdi,
(doğumuna hayvanlar melekler arz ve bazı bilginler sevinmişlerdi bir birlerine müjdeleyorlardı. fakat insanların çoğu medeniyet zulmatında idi edebiyat son safhada, ama hak hukuk insan haysiyeti ayaklar altında, gücü yeten yetene hür insanları köle olarak, satarlardı. kaabeyı şerifede üçyüz kusur put vardı, ne yazki o edib insanlar, bunlara tapıyorlardı. bunların üzerinden rant sağlıyorlardı. kız çocukları diri diri toprağa gömülmeyi, adet etmişlerdi. fakat bazı bilgi sahipleri kimseler onun yollunu gözliyorlardı. o gelecek yeryüzünde, zülmat perdesını, param parça edecektı. ah o gelse diye inliyorlardı. bir yaratık vardı,(iblis) doğumundan rahatsız olmuş köşe bucak kaçıyordu. çünkü onun nuruna secde etmemişti. (sevinmemişti saygınlık göstermemişti), kendini insandan üstün görüyördü, allahın emrini hiçe sayıp karşı gelmişti, bu yüzden allahın c.c. tarfından kovulmuştu, cenneti ona yasak etmiş, kiyamete kadar insalarla üğraşacak, ve putlara yardımcılerını koyup, kendine inananlara, ğayıptan haber verırlerdı,. çünkü onlar semaye çıkıp melekleri dinlerlerdi. ama o nur doğmuştu. bu iblis avanelerıne semanın, kapılarını kapatmişti. artık bu sinsi düşmanın değerı kalmiyacaktı. onun için, iblisi bir sıtma hasatalığına tutulmuş, nasıl insaları kandırıp, kendine bağlacaktı. bir türlü çare bulmuyordu. ama avanesınden biri şöyle dedi ümmetın içine kıkançlık, dünya malına bağlılık, ölüm korkusunu koyarız dedi. iblis bu sözler işitince, ancak kendine geldı. iblis bu sözlere çok sevindi. ancak bu şekilde onları kandıra biliriz..? medayin şekrindeki, kisranın sarayından 14 burcu yıkıldı kisra korkunç bir rüya gördü. kısra taabasındeki bütün bilgin leri toplayıp gördüğü ruyanın yorumunu istedi. danişmanı ancak satıh bu yorumu yapabilir. bin yıllık yanan mecüsi ataşları bu gece söndü, artık yeryüzü o kutlu nura kavuşmuş, Nihayet yahudi bilginlerin beklediği son peygamber s.v doğmuştu, çünkü gökyüzünde yeni bir yıldız görülmüştü.. kaabedeki putlar yüz üstü yere yıkılmişlerdi, müşrükler korku içinde ne yapacaklarını bilmiyorlardı.. insanların mükaddes saydıkları save gölü, suyu çekilip kurudu.. bin yıldan beri suyu akmayan semave nehri, artık suyu akmaya başladı (şam tarafında bulunan bir nehir yatağı.) ..
Çocukluğu : peygamberimiz s.a.v ,mi annesi amine
hatun 9 gün emzirdi. sonra ebu lehebın ceriyesi süvebe hatun günlerce, emzırdi.. daha sonra süt anneye vermek için aday arandı, o yıl sad kabilesında kuraklık olmuş beni sad kabilesi kureyşın zenginlerının çocuklarına, dadılık (süt annelığı). yapmak için geliyorlardı. halime hatun,da bu gaye ile mekkeye gelmişti, o serveri aleme süt annesi olmuştu.. rüyaden Gördüğü nura kavuşmuştu, o büyük devlete kavuşmuştu.. o kondakdeki nur, halime hatunun sağ memesın emip sol memesını, süt kardeşına bırakmişti.. artık halime hatunun beldesınde kuraklık bitmiş. o nurun sayesınde toprak yağmura doymuş. hayvanlerın memelerı süt dolmuş..
iki aylık iken emekliyordu..?
üç aylık iken ayakta durmaya başladı..?
dört aylık iken duvarlara tutunarak yürüyordü..?
beş aylık iken yürümeye başladı..?
altı aylık iken iyice yürümeye başladı..?
yedi aylık iken her tarafı dolaşıyordu..?
sekız aylık iken anlaşılır şekide konuştu..?
dokuz aylık iken gayet fesih konuşmaya başladı..
on aylık iken ok atmaya başladı..?
dukuz aylık iken konuştuğu sözler, bu sesler kendisinde duyulurdu. la ilahe illallahu vallahu ekber velhamdülillahi rabbıl alemin..?
bismillah demeden hiş bir şeye dokunmaz çocok oyunlarından uzak dururdu.. çocoklara oyun için yaratılmadığını söylrdı.. asla yemeğı sol elliyle yemezdı..
devamı. neden botkan : 14. m abdal
----------------------------------
MUHAMMED S.A.V ÇOCUKLUĞU:GENÇLİĞİ:FADILLARIN YEMİNİ: HATİCE-TÜL KÜBRA,NIN KERVANI.


= NEDEN BOTKAN =
Paygamberimiz s.a.v çocukluğ : her gün onu güneş ışığı
gibi bir nur kaplardı, sonra yine onu bırakırdı..İki yaşına girdiğinde, gelişmiş gösterişli, bir çocuk gibiydi. üzerinde beyaz bir bulut, daima dolaşıyordu.
bazı eshabi kiram larden r.a .
ya rasülullah kendinizden bahs edermisiniz. deyınca,
şöyle buyurdular.. '' Ben ceddım ibrahim,in düasıyım.
kardeşim isa,nın müjdesiyim.! annemın ise rüyasiyim. O bana hamile iken, Şam saraylerini aydınlatan bir nurun, kendisinden çıktığını görmüştü..
Ben Sad bin bekır oğulları yanında emzırılıp büyütüldüm. Bir gün süt kardeşimle birlikte, evimizin arkasınada kuzuları otlatıyorduk. O sırada yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi.. Birinin elinde içi, karla dolu altından bir tas vardı.. Beni tutular, göğüsümü yardılar, kalbımı da çıkarıp yardılar. Ondan siyah bir kan parçası, çıkarıp bir yana attılar. Göğüsümü, kalbimi o karla temizlediler..'' buyurdular
Halime hatun o serveri alemın dört yaşlarında iken.
onu annesine götürür. abdul mutalib halimeye çok ihsande bulunur halime yeter derken ben zenginim fazlasını verdı o mertlerın manbai. Halime hatun onu mekkeye bırakınca, sankı canında bir parça bırakmiş gibi oldu..
hz muhammed s.a.v altı yaşına kadar annenın yanında
büyüdü altı yaşında iken, o kainetın nuru yanlarında ümmü eymen, annesiyle beraber. dayıların yanına medineye gider. annesiyle beraber babasının kabrini ziyaret ederler.
Medinede bir ay kalırlar hz muhammed s.a.v beni neccar
kuyusunda yüzmeyi öğrenirler. bu esnade yahudi alimleri sırtındaki nubuvet mührü görürler. ve başına üşüşürler işte ahır zaman peygamberı derler. ümmü eymen bu konuyu, amine hatuna haber verır. oğluna zarar gelmesın diye mekkeye doğru yol alırlar..
Ebva denılan yere hz aminanın hastalığı artar burda vefat eder..
hz peygamberimizin s.a.v babası annesı hz ibrahi dini üzerinde idiler. hz muhammed s.a.v peygamberlık nubuvetı alınca babasını annesını ebu talıbı diriltip kendine ümmet yapmiş yine vefat ettiler..
ümmü eymen hz peygamberimizi s.a.v dedesı abdul mutaliba teslim edıp sekiz yaşına kadar dedesının yanında kalır..ümmü eymen hizmette kusur etmez,dı..
Necranlı bir rahib abdulmutaliba ahır zaman peygamberın vasıflarını sayarken hz pegamber yanlarına gelir. rahib işte budur. abdulmutaliba, bu neyin oluyor, oğlum der..
Rahib bunun babası yaşamaması lazımdır, abdulmutalib, o torunumdur daha doğmadan önce babası vefat etmişti der. rahib şimdi doğru söledın..
Peygamberimiz s.a.v sekız yaşındayken, dedesı vefat eder.. dedesı vefat etmeden önce çocularını hepsını çağırır, o kutlu nura şöle der oğulcuğum amcalarından hangisinin yanında, kalmak istersin. ebu talibin yanına oturur onu seçer ...
Ebü talib şama giderken o kainetın nuru on iki yaşlarında idi onunla berber gittiler.
Kervan busrayavarır rahib bahire kervanın üzreinde beyaz bir bulut kervanı takip ederken görür. manastırın yanında kervan konaklarken ağaç dalları kervana karşı eğiliyordu..
Bu halı görünce kervanı yemeğe davet eder. rahib bahire gelenlerın içinde istediğini bulmayınca. sorar sizden kalan varmıdır. evet bir kişi gözcü diye bıraktık..
Rahib bahire ısrarla getırmelerını ister fahri kainet gelır, rahib bahira bir kaç sualden sonra sırtındeki nübüvet mührüne bakar.. sakın onu şama götürmeyin yahudi alimlerı onu tanıya bilirler ve onu öldürmeye çalışırlar..
Ebu talib yükünü ücüz bir bahayla satıp ordan geri döner..
amcası zübeyir ticaretını kazançlı olması için kainet nurunu yanınada götürür.on yedi yaşında iken yanına alıp yemene doğru kervena gittiler..
Gençliği : o kainetın nuru, doğru sözlu.. el emin lakabı gençliğinde almişti her kes ona güvenır, saygıda kusur etmezlerdi.. koyun güder ve bu yönde geçimi sağlardı..
Fahri kainet yırmi yaşlarında. zülüm mekkede kol geziyordu. mal ve can güveliği yoktu. kabillerın önde gelenlerde asayış için bir cemiyet kurarlar, üyelrinden biri fahri kainettır.? hilf-ul Fudül cemiyeti, (fadılların yemini)..
uzun süre bu cemiyet saysınde asyış sağlandı..fahrı kainet peygamberlık zamanında bu olayı. şöyle.
anlatmaktadır, s.a.v.
''Abdullah bin Cedan'ın evinde yapılan yeminleşmede bende bulundum. Bence yeminleşme kırmızı tüylü develere ( sermaye,sıne) sahip olmaktan daha sevimlidır.
Şimdi de böyle bir meclise, çağırılsam icabet ederım.''
buyruldu.
Fahrı kainet s. a.v. 25 yaşlarına girmişlerdi amcası ebü
talib geçimi çok sıkıntıylıydı. o esnade hatice-tül kübranın bir kervanı şama gitmeğe hazırlıkları içinde idi. ebü talib meramını fahrı kainete s.a.v. anlatır hatice-tül kübra r.a. kervanını şama götürecek emin bir kişiyi ardığını söyler. fahrı kainet s.a.v bunu kabul eder.
Hatic-tül kübra r. a. kervanı : kainetin nuru s.a.v kervnı
şama götürmeye razı olmuş azda olsa amcasının yükünü hafifletecek maksadıyle

devamı: neden botkan: 15 . m abdal